

İSLAM'DA İBADETLERDE İLKELER VE İBADETLERİN FAYDALARI
Gösterişten Uzak Olma
()فَوَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ ()الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ() الَّذِينَ هُمْ يُرَاؤُونَ
İşte o namaz kılanlara yazıklar olsun. Onlar ki, namazlarından gâfil olanlardır. Onlar riya yapanlardır (gösteriş için yapanlardır).
(Maun Suresi 5-7. ayet)
Bir kişinin Allah rızası gözetmeyerek, yalnızca imaj oluşturmak amacıyla ibadet etmesine ve dindar pozlar bürünmesine ‘riya’ denir.
Diğer bir ifadeyle riya iş, davranış ve ibadette gösteriştir. Salih bir ameli Allah (c.c.) rızasını kazanmak için değil, insanların beğenisini, onların hoşnutluğunu kazanmak için yapmaktır. Bu şekilde gösteriş yapanlara ‘riyakâr’ veya ‘mürai’ denir.
Riya, samimiyetsizliğin, ikiyüzlülüğün, kişiliksizliğin bir sonucudur. Zayıf karakterli insanlar, ya bir çıkar sağlamak, ya bir makam elde etmek, ya da şöhrete ulaşmak için başkalarına şirin görünmeye çalışırlar. Onların hoşuna gidecek davranışlarda bulunurlar. Oldukları gibi değil de yaranmaya çalıştıkları kişilere göre görünürler, ortama göre hareket ederler.
Kur’an-ı Kerim, riyayı münafıkların önemli bir özelliği olarak saymaktadır:
“Münafıklar (sözde) Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa Allah, onları aldat (malarıyla başbaşa koy)andır. Namaza kalktıkları zaman isteksizce kalkarlar. İnsanlara karşı riya (gösteriş) yaparlar ve Allah’ı çok az anarlar.” (Nisa sûresi, 4/142.)
“Şu namaz kılanların vay haline ki onlar, namazlarından gaflet ederler (kıldıkları namazın değerini bilmez, ona önem vermezler). Onlar gösteriş (için ibadet) yaparlar.” (Maun sûresi, 107/1-7.)
Riya’nın zıddı ihlâs’tır. İhlâs, dünya menfaatlerini düşünmeyip her şeyi yalnızca Allah rızâsı için yapmak demektir ki, ihlâs ile yapılmayan hiçbir ibadet, Allah katında makbul değildir. Dinin ruhu ihlâstır, yani ibadetin yalnız Allah’â yapılmasıdır. Başka bir gaye ile yapılan ibâdette ihlâs yoktur. İhlâs bulunmayan her ibâdet de kabul edilmez. İhlâs’ın karşıtı olan Riyâ, haramdır, gizli şirk sayılır.
Kehf Sûresinin 110’uncu âyetinde:
“Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa, salih amel yapsın ve Rabbine (yaptığı) ibâdette hiç kimseyi ortak etmesin.” buyurulmuştur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :
“Kulun, halkın beğenisi için değil, yalnız Allah rızası için yaptığı ibadette kurtuluş bulunduğunu” vurgulamıştır.
Bir hadislerinde de:
“Allah buyurur ki: Kim benim içim yaptığı bir işe benden başkasını ortak ederse onu şirkiyle baş başa bırakırım.” buyurmuştur.
Hz Ali (r.a.) demiştir ki:
“Riyâkâr kişinin üç özelliği vardır: Yalnız kaldığı zaman tembelleşir, halk arasında dinçleşir. Övülürse amelini artırır, yerilirse azaltır.”
Gösteriş için Kur’an okuyanlar, geçinmek ve insanlar kendisine ‘bilgili’ desinler diye ilim öğrenenler, dini alet ederek dünya çıkarı sağlamaya çalışan istismarcılar, insanlara ‘ma’rufu’ (iyiliği) emredip kendileri yapmayanlar ve benzerleri dinimizce şiddetle eleştirilmektedir.